A. Unutulma Hakkının Ne İfade Ettiğine Dair Açıklama ve Konuya Giriş
Evvela belirtmek gerekir ki unutulma hakkına konu olabilecek internet içerikleri alenen herkese açık internet ortamlarında yayınlanmış olabileceği gibi durumuna uygun düştüğü ölçüde, çok sayıda kişinin erişebildiği kapalı ortamlarda da yayınlanmış olabilir. Çok daha özel alanların varlığında ise unutulma hakkı değil, kişisel verilere dair sildirme hakkı gündeme gelebilir.
Kişilik hakları karşısında hiçbir üstünlüğü (kamu yararı) bulunmayan içeriklerin kaldırılması/engellenmesi ve unutulma hakkının tecellisi, Anayasa’nın gereğidir. Zira devlet ve hukuk düzeninin temel amacı, kişinin onurlu biçimde maddi-manevi varlığını geliştirebilmesini sağlamaktır. Anayasa md. 5’te de devletin temel amacı vatandaşının ‘’… refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; …, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. ‘’ denilmiştir. Yine Anayasa’nın başlangıç hükümlerinde ‘’Her Türk vatandaşının … onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu’’ yazılıdır. İnsanın onurlu biçimde maddi manevi varlığını geliştirebilmesi ve buna bağlı olarak unutulma hakkının hukuk sistemince güvence altına alındığı hususu, AYM’nin 2013/5653 başvuru numaralı kararında da (N.B.B. Başvurusu) açıkça zikredilmektedir.
Türk hukuk uygulamasında, unutulma hakkına dair uyuşmazlıklar artık yeni olmasa ve sistem kısmen oturmuş gibi görünse de unutulma hakkına dair bazı temel hususların hala daha tam olarak anlaşılamadığı söylenebilir. Zira kimi zaman aşağıda zikredilen iki önemli husus göz ardı edilebilmektedir.
B. Unutulma Hakkı Konusunda Bilinmesi Gereken En Önemli İki Husus Şunlardır:
1) Yayını Üzerinden Uzun Zaman Geçen İnternet İçeriklerinin Erişime Engellenmesi/Kaldırılması İçin Daima Unutulma Hakkına Dayanılmasına Gerek Yoktur
2) Unutulma Hakkının Tecellisi İçin İçeriğin Hukuka Aykırı Olmasına Gerek Yoktur (unutulma hakkı esasında yayını üzerinden geçen belirli bir süre sonunda hala daha meşruluğunu sürdüren içerikler ile ilgilidir)
C. Konuya Dair Açıklamalar
İnternette yayınlanan içerikler eğer bir üçüncü kişinin hakkıyla çatışma halinde bulunuyorsa, genellikle burada basın hürriyeti, ifade hürriyeti, toplumun bilgiye ulaşabilme hakkı veya bilim/sanat hürriyeti gündeme gelmektedir. Bu tür içeriklerin, çatıştığı üçüncü kişilere ait haklar karşısında hukuka uygun/meşru sayılabilmesi için gerekli şartları taşımaları gerekecek ve aksi durumda içerik gayri meşru/hukuka aykırı sayılacaktır.
Eğer internet içeriği ifade hürriyetinin, basın hürriyetinin ve sair bir hukuka uygunluk sebebinin şartlarını yayınlandığı anda taşımıyorsa, yayın anından sonra bu içerik bir şekilde (rıza vb.) geleceğe yönelik hukuka uygun kılınmadıkça, bu tür içerikler yönünden unutulma hakkına dair bir değerlendirme yapılmaz. Zira bu tür içerikler, yayın tarihinin üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin hukuka aykırılığını devam ettireceğinden, direkt olarak ilgililerin kişilik hakkı ihlali ve sair gerekçeler ile yargıya başvurmaları mümkündür. Hatta hukuka aykırı fiilin faili olan içerik sağlayıcının veya bu fiile bilerek iştirak eden İSS’lerin, hukuka aykırı durumun varlığını görerek herhangi bir uyarıdan evvel bu içeriği kaldırmaları/filtrelemeleri de gündeme gelebilir.
Unutulma hakkının temel konusu, hukuka uygunluğunu sürdüren ancak üçüncü kişinin hakları karşısında (güncellik, toplumsal ilgi vb. zamanla kaybolduğundan) daha üstün bir yararı haiz görülmeyen içeriklerdir. Örneğin haber içeriğinde gerekmediği halde kişinin kimlik fotokopisi paylaşılmışsa, burada haber üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin direkt olarak kişisel verilere dair haklar gereğince haber erişime engellenebilir. Ancak haber yayın anında basın hürriyetinin bütün şartlarını taşıyorsa, bu noktada unutulma hakkı gündeme gelecek ve basın hürriyeti ile kişilik hakları zaman içinde çekişecektir.
Yayınlandığı andan unutulma hakkı başvurusunda bulunulduğu ana kadar hukuka uygunluğunu sürdüren ve örneğin basın hürriyetinin tüm şartlarını taşıyan internet içerikleri bakımından unutulma hakkına dair bir değerlendirme de güncellik, toplumsal ilgi gibi zamanla yitirilebilecek özellikler üzerinden yapılır. Unutulma hakkının tecellisi için yayın üzerinden belirli bir zaman geçmiş olması gereğine dair temel mesele, kamusal yararın ne zaman kişilik hakları karşısında artık daha üstün tutulamayacağına dair değerlendirmeye dayanır. Zira bu içerikler hukuka aykırı olmadığından, yayın anında ve/veya çok kısa bir zaman içinde direkt olarak belirli bir hakla ilişkilendirilerek bunların kaldırılmaları mümkün olmayacaktır. Eğer hakim içeriğe dair basın hürriyetinin, üçüncü kişiye dair kişilik hakları karşısında artık üstün tutulamayacağına kanaat getiriyor ise unutulma hakkı tecelli edebilir.
Anlaşılacağı üzere unutulma hakkının tecellisi için 5-10-15-20 yıl gibi katı bir zamansal sınır yoktur. Buradaki en önemli mesele daha üstün kamusal yararı teşkil eden güncellik/toplumsal ilgi ve sair meselelerin ne zaman kişilik hakları karşısında daha üstün tutulmaması gerekeceğidir. Sanıyoruz ki hakimin her olayın kendi özelinde değerlendireceği daha üstün kamusal yarar değerlendirmesinde, siyasetçi ya da ünlü olmayanlar veya toplumun ekserisini derinden etkilemeyen şahıslar bakımından daima unutulma hakkı lehine geniş bir yorum yapması gerekir. Aksi halde örneğin 50 yaşındayken hakkında yayınlanan bir içeriğe dair unutulma hakkını kullanan insanlar yönünden 10-20 yıl sonra bu haklarının tecelli edebileceğini öngörmek, bu insanların hayattayken unutulamamalarına yani bir bakıma hakkın yokluğuna sebep olabilecektir. (Yargıtay’ın yayın üzerinden geçen 4 yılı (HGK 2014/56 E. 2015/1679 K.) veya duruma göre 9 yılı (19 CD. 2018/7735 E. 2018/13080 K.) yeterli bulduğu kararlar mevcut olup, toplumun tüm kesimlerini etkilemeyen ve öznesinin ünlü/siyasetçi vb. kişiler olmadığı durumlarda hakkın tecellisi için 9 yıl bile bizce çok uzun bir süredir. Toplumun bilgi edinmeye dair hakkı belirlenebilir şahıslar değil, olaylar üzerinden tecelli etmelidir. Zira sıradan vatandaşların her yaptığı değil, ancak hayatlarındaki ‘’hatırlamak istemeyebilecekleri‘’ ekstrem olaylar internette yayılmakta, bu insanlar hakkında internette bir arama yapıldığında da bunların kişiliklerine dair sair konulara değil doğrudan bu tekil olaylara ulaşılmakta ve bir bakıma bu kişilere yönelik ‘’unutulamama kaynaklı‘’ toplumsal bir önyargı gelişebilmektedir.
D. Önemli İçtihatlardan Bölümler
“… a-) Başvuruya konu haberin ilk kez yayınlandığı tarihte, her hangi bir eleştiri veya yorum yapılmaksızın internet üzerinde yorumsuz biçimde yayınlanmasının, olay tarihinde kişilik haklarına karşı bir saldırı veya ihlal içermediği, bu haliyle ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceği, b-) Başvuranın beraat etmeleri sonucu, aradan geçen dokuz yıl sonra, haberin "güncellik" değerini yitirdiği, dolayısıyla haberin o tarihte "gerçeklik ve doğruluk" kriterlerini karşılamasının artık bir önemi kalmadığı, …” (19. CD 2018/7735 E. 2018/13080 K.)
“…Bu durumda bir İnternet haberinin unutulma hakkı kapsamında İnternet'ten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilememe, kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği) habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerekmektedir. …” (AYM, N.B.B. Başvurusu, Başvuru no: 2013/5653)
‘’ …yayından kaldırılması istenilen yazıların yayın tarihinde haber değeri taşıdığı, o tarihte tekzip talebinde bulunulabileceği, şu an arşivde bulunan bu yazıların arşivden tamamen çıkarılmasının basın özgürlüğüne aykırı olacağı gerekçeleriyle talebin reddine karar verilmişse de söz konusu yazıların internet ortamında halen ulaşılabilir durumda olduğu ve içeriği itibarı ile yeni bir evlilik yapıp yeni bir hayat kuracağını beyan eden talep sahibi bakımından hak ihlaline neden olduğu anlaşılmakla, … ‘’ (7. CD 2013/15921 E. 2014/2185 K.)